Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı skandalı”na ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, uluslararası arenada son zamanlarda dünyayı yeniden kurgulama planının bulunduğuna işaret etti.
Bu planın gerçeklere dayanmadığını ve masa başında hazırlandığını ifade eden Çavuşoğlu, Atatürk ve Erdoğan’a dönük saygısızca davranışın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
“Türkiye eski Türkiye değil.” diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin 16 yıl öncesinin Türkiyesi olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, uluslararası platformda ve NATO’daki ilişkilerinde belirli ilkeleri bulunduğunu söyledi.
Türkiye’nin, aşağılanmaya ve kendisine düşmanca tavırlarla yaklaşılmasına karşı dik bir duruşu bulunduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sergilediği dik duruşun da önemli olduğunu dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, skandalın ardından Türkiye’nin NATO tatbikatındaki askerlerini geri çektiğini hatırlatarak, “Akabinde hem NATO Genel Sekreteri Stoltenberg hem de sair kimseler tarafından özür üstüne özür ve geriye alma talepleri geldi. Sonuç itibarıyla Türkiye’nin bu duruşu herkes tarafından kabul edilmek durumunda.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye’nin tavrını hazmedemeyen odaklar var”
Türkiye’yi bölgede “önemli bir güç” olarak nitelendiren Çavuşoğlu, sağladığı imkanlarla, ekonomisiyle ve sair güç merkezleriyle Türkiye’nin bölgesinde karar verici mekanizmaların içerisinde yer alabilecek kapasiteyi kendisinde barındıran bir ülke olduğunu bildirdi.
Stratejik bir konuma sahip Türkiye’nin, NATO içerisinde en büyük ikinci orduya sahip olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslarası arenada kurgulanmak istenen yeni dünya planına karşı Türkiye’nin kendi ilkeleri ve değerleri doğrultusunda ortaya koyduğu tavrı hazmedemeyen odaklar var. NATO içerisinde de bu odaklar var. Bugün PKK’ya, PYD’ye, FETÖ’ye payandalık yapan yerler var. Biz bu tavırları, bu kabil işleri daha ziyade FETÖ mensuplarının taktikleri olarak görüyoruz. FETÖ mensupları daha önceden NATO’daki görevleri münasebetiyle sağlamış oldukları işbirlikleri çerçevesinde bir taraftan kendileri bunu yapıyorlar, diğer taraftan da bu ilişkiler çerçevesinde kendilerine payanda olarak kullandıkları ülkeler var ve bu çerçevede bunları yaptırıyorlar.”
Türkiye’nin, PKK, FETÖ, PYD ve DEAŞ ile mücadele ettiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, Türkiye’nin dünyanın hiçbir ülkesinin vermediği mücadeleyi yürüttüğünü ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye hem NATO’da hem uluslararası paktlarda kendi ilkeleri ve değerleri doğrultusunda hareket edecek. Kendisinin aşağılanmasına ve kendisine karşı düşmanca yaklaşılmasına asla müsaade etmeyecektir. Şimdiye kadar nasıl tepki verdiysek bundan sonraki tepkimiz de bunlar olacaktır.”
Avrupa’daki siyasetçileri ybancı düşmanlığı rüzgarının önüne kattığını belirten Çavuşoğlu, ” Bu noktada bundan istifade etmek gibi sığ bir düşünce hakim.” dedi.
‘Yardımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz’
“Türkiye, son yıllarda dünyanın en kritik bölgelerine yönelik insani yardım faaliyetleriyle adeta bir sembol ülke haline geldi. Bu sıfatı sürdürebilmek için ne gibi çalışmalar yürütülüyor?” sorusunu Çavuşoğlu, şu şekilde yanıtladı:
“Türkiye, hem resmi kalkınma yardımları bakımından hem de onun bir alt kategorisi olan insani yardımlar bakımından dünyada çok önemli bir noktaya geldi. Özellikle resmi kalkınma yardımları bakımından Birleşmiş Milletler genel bütçenin binde 70’ini baz almıştı, Türkiye binde 73’e ulaştı. Öbür taraftan insani yardımda da yine aynı şekilde yapmış olduğu yardımlarla temayüz etti. Resmi kalkınma yardımı konusunda OECD verilerine göre baktığımız zaman 6 milyar liralık yardım gerçekleştirmiş. Aynı şekilde insani yardımlar bakımından da yine 6 milyar liralık bir yardım gerçekleştirmiş oluyor. Türkiye milli gelirine oranla dünyada iki yıl üst üste insani yardım konusunda birinci.”
Türkiye’nin imkanları el verdiği ölçüde, mutlaka mağdurun, mazlumun, ihtiyaç sahibinin bulunduğu yere gitmek için her türlü imkanını seferber etmeye devam edeceğini vurgulayan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye şu anda 3,5 milyon Suriyeliyi bünyesinde barındırıyor. Nüfusuna oranına baktığımız zaman bu, yüzde 16’sına tekabül ediyor. Bu dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Bugün bunu, başka bir perspektiften yaklaşanların değerlendirmesi mümkün değil. Bugün 100-150 göçmeni sınırlarındaki dikenli tellerle durdurmaya çalışan veya da denizin ortasında onları ölüme terk eden anlayışı gördüğümüz zaman, ülkemizin üzerinde yükseleceği en yüce değerlerin de bir tanesi esasen budur. Biz ne olursa olsun kardeşlerimize, dindaşlarımıza, soydaşlarımıza hatta ve hatta din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin her yerde yardımlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu bizim şiarımız olacak.”
“Kiliselere el koymuyoruz”
Çavuşoğlu, azınlıklara ait kiliselere “el konulduğu” iddialarının hatırlatılması üzerine, “Hayır kiliselere el koymuyoruz. Zaten bunlar azınlık vakıflarına ait kiliseler. Biz bunları restore ediyoruz.” dedi.
Çavuşoğlu, iddiaların Mardin’de Mor Gabriel Manastırı’na ait bir kabristanla alakalı olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
“Masa başında oturulup karar alındığı için maalesef oradaki görevlilerimiz tarafından Süryani kardeşlerimize ait kabristanın sanki Diyanete aktarılacağı, mülkiyetinin oraya verileceği, Hazineye aktarılmış ve oradan da oraya aktarılacağı gibi bir yanlış anlaşılma var. Bu gerçekten böyle oldu. Maliye Bakanlığına aktarıldı ama oradaki arkadaşlar bunların kime ait olduğunu, Hristiyanlara mı, İslam mensuplarına mı ait olduğuna bakmaksızın masa başında değerlendirdikleri için böyle bir hata oldu. Şimdi biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Mor Gabriel’e ait bu kabristanlıkları ve yerleri tekrardan iade ediyoruz. Hiçbir problem yok zaten.”
Kaynak: AA
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.